Geçen
Cumartesi akşamı ailecek aksiyon filmi seyredesimiz geldi. 5 dakikada
organize olduk, yolda seans saatlerini kontrol ettik ve kendimizi Zorlu
Center'a, Hızlı ve Öfkeli 7'nin 21:30 seansına attık.
Filmin
konusu her zamanki gibi inanılmaz basit. Bir intikam hikayesi etrafında
dönüyor. Hafızasını kaybeden Mrs. Alfa'nın filmin başlarında katıldığı "Yarış Savaşları" bir ara beni filmden kopardı, başka yerlere götürdü.
Hepimiz doğduğumuz andan itibaren bir Yarış Savaşına
girmedik mi? Hatta bazı anneler daha hamileyken başlatıyor bu Yarış
Savaşını. "Bizim doktor daha iyi", "Sen de benim gibi A++ bir hastanede
doğum yapsaydın", "Benim karnım çatlamamıştı, iyi bir krem kullan",
"Bizim oğlan 2 hafta önde gidiyordu" cümleleri ile daha doğmayan çocuğu
başlatıyorlar yarıştırmaya.
Sonrasında;
" En güzel bebek bizimki", "Bizim çocuk daha erken yürümüştü", "Bizimki
4 yaşında okumaya geçmişti", "Bizim kız bu sene de takdir getiriyor,
siz bir özel hoca mı tutsanız?" Çocuğu hep diğer çocuklarla
yarıştırmalar, karşılaştırmalar.
Evlenirken düğünü, damadı yarıştırma; sonrasında işini gücünü, kazandığı parayı yarıştırma.... Hiç bitmiyor bu Yarış Savaşları.
Nihayetinde
ise, farkında olmadan; bir "Kaybedenler Kulübü" yaratılıyor. Ailesine
öfke duyan çocuklar, yetersizlik duygusundan dolayı özgüveni eksik
çocuklar, yarışmaktan vakit bulamadığı için hayattan ne istediğini
bilmeyen yetişkinler, yalnızlığı seçen asosyal bireyler... hep bu Yarış
Savaşlarının sonucu.
Çocuğunuzun
mutlu olmasını istiyorsanız, kabul edin o sizin biriciğiniz. Eşsiz,
emsalsiz. Ve sizin çocuğunuz da, her çocuk gibi tam ve mükemmel. Onun,
belki de sizin farkında olmadığınız bir sürü harika yönü var. Çocuğunuzu
dinleyin, onun harika yönlerini keşfedin. Bu harika yönlerini
geliştirin, harika yönleri geliştikçe tüm yönleri gelişecek. Kendine
güveni tam, mutlu bir birey olacak.
Çok
mu koptum filmden ne? Hemen dönüyorum. Filmdeki kötü adam rolünü Jason
Statham'a hiç yakıştıramadım. Serseri fakat altın kalpli adam rolleri
iyi gidiyor ona.
Vin
Diesel ve Paul Walker bu seriye çok yakışıyor. Film, aşırılık
kelimesinin anlamını yeniden yazmakla kalmıyor, aşırılık limitlerini
acayip zorluyor. Uçan arabalar, saatte 200km hızla giden arabanın
kaputunda tutunmadan duran süper kızlar, el bombası yüklü çantayı
helikoptere asmayı başaran süper kahramanlar... Aslında, Görevimiz
Tehlike'nin abartılı versiyonu ve içinde zeka pırıltısı olmayanı
diyebiliriz.
Hızlı
ve Öfkeli 7, sanatsal açıdan sinemaya bir şey katmasa da, eğlence ve
aksiyon olarak üstlendiği misyonu layıkıyla yerine getiriyor.
Nihayetinde ise; bu Hızlı ve Öfkeli arkadaşlar ailenin ve mutlu çocuklar
yetiştirmenin önemini vurgulayarak final yapıyorlar. Ve bence, mutlu
aile babası misyonu sebebiyle ile finalde ölmesi beklenen Paul Walker
ölmüyor.
Paul Walker'ın anısına mutlaka seyredin derim. İyi Seyirler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder