30 Nisan 2015 Perşembe

SİNİRLİ İREM



Adsız
Aslında sakin bir insanım. Fabrikada bir kaç kişi sinirli olduğumu söyleye, söyleye 4 sene kadar önce bir “Sinirli İrem” çıktı ortaya.

7 ay önceki alt benlik çalışmasında ise “hadi Sinirli İrem’e çalışalım” dedim, çalıştık. Sinirli İrem ateş şeklinde. Kırmızı, sarı, turuncu renklerde. Dişi bir ateş bu. İrem haksızca yargılandığında, kendisi kaynaklı olmayan bir hatayı çözmeye çalışıp da çözemeyince, işler İrem’in kontrolünden çıkarılmaya çalışınca ortaya çıkıyor. İrem’e bir faydası var tabii. Çözüm bulması için hırslandırıyor. Enteresan bir şekilde Sinirli İrem daha yaratıcı ve çok pratik çözümler bulabiliyor. Bununla beraber Sinirli İrem’in her ortaya çıkışında İrem’in sesi yükseliyor, kırıcı olabiliyor ve sonrasında da bütün bunları yaptığı için sinirden kuduruyor. E yıpratıcı tabii.

Neyse efendim, Sinirli İrem Casablanca’ya gitmeye karar verdi. Le Casart’da takılacak, kafa dinleyecek, Fas’ı gezecekti. Çok yorgundu. Aslında İrem’i çok sevdiğini, gitmek istemediğini, yine de giderse iyi olacağını söyledi ve gitti. Giderken bana “çözüm üretemediğini düşündüğünde, sakince kaynaklarını kontrol et” dedi. 7 aydır da kendisinden ses alamadık. Zannımca Fas’ı çok sevdi. Artık hep Casablanca’da mı kaldı, yoksa Marakeş pazarlarını da gezdi mi, Mavi Şehir’de masallara mı daldı bilmiyoruz.

Sinirli İrem dün birdenbire ortaya çıktı. Bir tedarikçimin davranışı beni çok rahatsız. etti. Çok acil çözüm üretmem gerekiyordu, üretemedim, Sinirli İrem’le gözgöze geldik fakat çok silikti ve uzakta görünüyordu. Ben o arada hızlıca kaynaklarımı kontrol ettim, bir kaç telefon görüşmesi yaptım. 3 saatimizi aldı, sorunu çözdük.

Kıssadan hisse dersek; hepimizin hem kendimize ve çevremizdekilere karşı yaptığımız bir hata var. Davranış boyutunda tanımlanması gereken şeyi, kimlik boyutunda tanımlıyoruz. Yani “İrem sinirli bir davranış sergiledi” demiyoruz da, “Sinirli İrem” yaftasını yapıştırıyoruz. Bunu maalesef çocuklarımıza hep yapıyoruz. Bir sınavda düşük not alınca “başarısızsın” diyoruz. Hooop “Başarısız Ayşe” çıkıyor ortaya. Çocuk bunu kimlik boyutuna taşıyor ve kendini hep başarısız zannediyor. Halbuki “Ayşe, bu sınavda başarılı not alamamış olman hakkında konuşalım mı?” dediğinizde çocuk sadece bu sınavın sebeplerini zihninde irdeleyecek. Tembel Ali, Zıp zıp Emine, Ağlak Ahmet, vs vs. Böyle yaftalamalar kimbilir kaç çocuğumuzun başarısına set çekti.

Çocuklarınızın olumsuz davranışlarını kimliklendirmeyin. Çocuğun bu davranışın farkında olmasını sağlayın. Farkında olursa, davranışına gözlemci olacak ve sorununu çözecektir. Olumlu davranışlarına da sık sık tanıklık edin. Bu onun kimliğini güçlendirir.
Ben dün Sinirli İrem’in farkında olarak, ona seyirci kalabildiğim için, sesimi yükseltmeden, kendimi yıpratmadan sorunu çözebildim. Bunda “Sürekli Gelişimci İrem”‘in katkısı çok büyük tabii…♥♥♥

Casablanca hakkında yazmışken, meşhur şarkıyı da dinlemeden geçmeyelim dedim. “Romantik İrem” kahvesini aldı bile.  Sevgiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder