Benim için İstanbul'un kalbi olan Nişantaşı'nda, City's üst katında sıcacık bir yer var: MAHALLE.
Asansörden
indiğinizde mis kokular, yeşilin tüm tonları ve taze çiçekler ile
Mahalle'nin Çiçekcisi karşılar sizi. Alışverişin yorgunluğunu atmak
isterseniz Mahalle'nin kahvecisi Selamlique, üzerinde at nallanan bol
köpüğüyle, çikolatalı, tarçınlı, kakuleli ya da okkalı seçenekleri ile
mükemmel seçim.
Kahvenizi
içerken etrafı seyredin, büyük keyif alacaksınız. Mahalle'nin
Yastıkçısı Piculet, rengarenk yastıkları ile tam karşınızda gözünüzü
alacaktır. Duvarlarda, tavanlarda yazılı lafları olurken, mahallenin
ahalisinin resimlerine bakarken hiç sıkılmayacaksınız. Hemen sağınıza
baktığınızda ise şu tabela dikkatinizi çekecektir: "Erkeğin Kalbine
Giden Yol Mahalle'den Geçer".
Gerçekten'de öyle. Tüm restoranlar iştah kabartıcı. "Eller Havaya, Kasap Havası Burada" diyen Günaydın, "Göbek İstemeyene, Göbek Marul Burada" diyen Sosa, "Dönerse Senindir" diyen Chef Döner.
"Herşeye Ramen! Tiryakiye Teriyaki" diyen Wagamama, "Dikkat Oklava Gelebilir" diyen Hoca'nın Yeri, "Biranın Kankası, Patates Tavası" diyen Vida ve "Ne Hayat Ne Kebap Acısız Olmaz" diyen Ali Ocakbaşı...
Mahalle'nin kitapçısı Assouline, "Kitaplarımız Okumak içindir - Lütfen Yemeyiniz" diye uyarmasa bu iştahla oraya bile dalabilirsiniz.
Bu
mahalle hepimizin mahallesi gibi. Çocukluğunuzun mahallesinden
esintiler bulabileceğiniz, günümüzün beklentilerine göre de modernize
edilmiş bir yer. Etrafta dolaşan insanlar sanki kırk yıllık dostunuz,
ortam biraz karışık görünse de tertemiz ve herşey çok lezzetli. Tek
farkı bakkalı şaşkın değil ♥
Başka
bir tabelaya yazmışlar. "Can Boğazdan Gelir, Mahallede Yer İçer."
Fırsatınız olduğunda siz de, Can gibi Mahalle'ye uğrayın. Nostaljik bir
gün yaşayıp, biraz alışveriş yapıp, çok da güzel lezzetler tadacaksınız.
Mahalle'nin mekanları, lezzetleri bunlarla sınırlı değil. Yazmaya devam edeceğim. Şimdilik:
"Sofralar Dolsun, Mahalle Doysun, Afiyetler Olsun!".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder